Blog İçi Arama

Grilikten Koşar Adım Maviye...

Dünya.. apartmanlar..inşaatlar..asfaltlar.. egzoz dumanları.. arabalar vesaire... Ne kadar da bunaltıcı öyle değil mi?

O zaman buyurun "Yaratalım Kendi Dünyamızı.." Kuralsız.. Masmavi...

Ve Şimdi Hoş Geldiniz
KARACA DÜNYASINA

31 Temmuz 2012 Salı

Tut Ki..

Tut ki ihtiyacın, tut ki zaruriyetinim !
Dilinde tüy bitiren kelamın , saçına ak düşüren derdin olayım.
Gözünü karartan baş dönmelerin, miğdeni sızlatan sancın olayım
Feryadına eş figan, gülümsemene dost kahkahan olayım Kadınım...

Tut ki yoksulluğun, tut ki mahçubiyetinim !
Sofrana iki lokma katığın olayım, bebelerine mama, ocağına ateş olayım.
Çıplaklığında entarin, ayaz gecende üstüne yorganın olayım,
3 aydan 3 aya maaşın, biletine piyangon olayım Kadınım..

Tut ki kaçan aklın, tut ki viraneliğinim !
Kendini vurduğun yollar olayım...
Yolunda pusulan, gök yüzünde yıldızın olayım yön veren.
Sebepsiz ağlamaların, şizofren kıkırdamaların olayım.
Coşmalarına ilacın, ürküten dinginliğine soytarın olayım Kadınım...

Tut ki yürekte sevdanım, tut ki akılda kalanım !
Şiirlerine şair olayım.. Susup susup yine yazayım.
Cenazene ağt, gidenlerine matem olayım,
Bağrındaki taş, yastığının öte yanındaki baş olayım Kadınım..

Tut ki kadınım ! Tut ki düşmeyeyeim ! Sar ki bu körpecik bedeni üşümeyeyim...
Kadınım... Tut ki adamın olayım Öyle bir dilek tut ki eline avucuna kalanın olayım...
O da olmadı sen mutlu ola dur hele kadınım, ben yıldız gökte, daha ilk gecede kayan olayım...

30 Temmuz 2012 Pazartesi

Yol

Evvela huzur koyalım bir tutam heybemize, bir kaşık umut ve bir ölçek mutluluk
Ak yeleli kır eşşeğimizle dört nala koşalım şehrin toz toprak otobanında,
Bir rapunzel edasıyla parlatsın güneş tepeden kelimizi
Ve zırıl zırıl ağlarken atalım en büyük kahkahamızı...

Ve sevgili bir kadıncağız olsun hemen sol cebimizde,
Küçük memelerinden emelim, sol omzunda rüyalara demlenelim...
Piskopat ruhlu bir melek duacımız, uzayan yol bize ecel olsun,
Her molada gözü yaşlı aşıklar bırakalım ardımızda ve dönüp el sallayalım.

Bir mendil saklayalım döş cebimizde, cennet beyazı ve kan kırmızı kokusu olsun,
Bir küçük ceviz azık olsun miğdemizde, sancılara inat bir şişe de şarap...
Bir yaren bekleye dursun şehrin orta yerinde umuduna biraz sen biraz ben katsın,
Bir yanık türkü dillensin ücra kasabalarda, bir notası sen, bir notası ben.

Yol, başa döner hep durmadan da anlatırım hep susmadan,
Kim, geldi geçti bu köprüden de yol bulamaz daim hicv eden.
Ben dağların efendisi, ben çöllerin bedevisi, ben şehrin efendisi, ben köylerin çobanı...
Bir yanım biraz sen, bir yolum biraz biz.....

Babanın Katili Kadar

Uçsuz bucaksız bir tende kayboldum bu gece
Sırılsıklam iki beden çarpıştı durdu,
Bir kadın çığlık çığlığa, bir erkek agresif.
Kasık ağrıları ve bacak titremesi sağlık ibaresi
Sonsuz... Soluksuz bir uykuda kahroldum bu gece...

Mozart Duysa Sesimi Kıskanırdı Piyano Sevişmelerini.

Bir birahanenin pisuvarına aşık olmak gibi bu gece,
Bu gece günah, bu gece yasak...
Beş bebeli bir anneyim ben, saç sakal pasak.
Donumun rengini unuttum, hele şu altımdaki kadın.
Sen de kim !
 Nedir sırtımdaki ter, nedir bu kasıklarımdaki kin.

Hitler Duysa Şimdi Beni, Kıskanırdı Alev Alev Yanmalarımı...

Beni sev kadın, babanın katili kadar...
Sevişmek değil maharet kadın, bir cesedin faili kadar masumdur erkekliğim,
bir idamın hakimi kadar gaddar şu kadınlığın...
Beni sev kadın, Babanın Katili Kadar...

29 Temmuz 2012 Pazar

Bir Yastıkla Kocadım Ben

Bir yastıkla kocadım ben,
Bir yorgana sarıldım da etimi çarşafa doladım ben,
4 duvarın hürmetine hep sessiz olanım ben.
Yalnızlık dediler adına ya ben başka bildim bu mereti
Satırda durduğu gibi durmaz, çarpar adamı vesselam.
Şiirin pezevengi yalnızlık satsın diye şair
Satırın piç bebesidir yalnızlık
Benim orospumdur yalnızlık bir yastıkta becerdiğim,
Bir yüz görümlük sarhoş salyası yastığımda...
Bir yorgan dedi Boşal Boşal Boşal !
Yalnızlık ağlar, yalnızlık ağlar, utanmaz ağlar.


Bir Yastıkla Kocadım Ben. Bir cigara, Bir şarap
Bir de yok mu ah o mersedes yüzlü yalnızlık.

Haham Dedi Yıkan !

Bir takım sual ile koştum cami yollarında, ardımda kilise çanı, kapıda haham,
Biram çalkalanmış şarap lekesi gömleğimde, bir duble rakı, çarşafta sarılı cigaram,
Toz toprak yollar, ah benim bu ayaklarım postal içi terli çırılçıplak koşar da parkası kirli,
Yeni traş olmuş eli yüzü pak, koca sakallı papaz, kır saçlı imam, dedi yıkan haham.

Paşam dur ! Dedi bir onbaşı rütbesi omzunda yavru ağazı eteği, pembe kravatlı kadın kafalı örümcek,
Cehennem dediler agam, baldan ırmak kadın perişan, imam selada, kilise boş kalmış haham sustu.
Bir gram intihar bir mavi cennet, dedi az dua, çok sela, bin bela, bol sefa ve birde bok yollu hoş sefa,
Harpten çıktım da nağmağlup, anam dedi şehit, üstüm başım kafir, bir dua et haham dedi yıkan.

Bir derya buldum soluksuz yüzdüm de balık içti bir yudum, sele sorma gardaş sırılsıklam yandı ruhum,
Bebeyken daha ben bir kanat kıçımda boklu bezim dedim vallah çıkmaz boktan burnum,
Durdum. Koşar adım durdum, cami çevresi, imam çehresi, padişah kellesi, pehlivan ensesi.
Tertemiz entarisi bir kaftan emsali sırtında yelesi at kafalı kirlisi nallası çamurlu, haham dedi yıkan.

Bir maşrapa suyu kaptımi ekmek arası bir dudak tatlım,
Başım aşşağı saldım suyuda imamın vaftizi, papazın selasi,
Bir kara smokin takunya altı taklavat, değmen hele keyfim pek rahat,
Aklandım gayrı sandım da koştum mektip kapı duvar, Haham Dedi Yıkan...

28 Temmuz 2012 Cumartesi

Hükümdarın Sokağı


Bahçe kenarında kalmış sarmaşık kökleri, 
Yıkılmış, dağıtılmış ve harab edilmiş bir virane konak.
Ev sahibesi kadının kirli eteğinde saklı bütün sokak
Hınzır bir gülümseme, adi bir kahkaha, mahallenin piçleri.

Adım başı bir gardiyan, hükümdarim aldanma sen de yan
Bu babilin sınırlarında, bir uçurtmanın kuyruğunda 
Bu yaşli kadinin ağir işiten sol kulaginda, ak yeleli at toynaginda
Bir gizli efkar, çok bilindik bahçe kapisi yaşli hanimin konaginda.

Prensipte orospu, teoride bir keşkemekeş hali yanlış yol misali
Tutula dursun güneş ve ay, gezegenler kaça dursun birbirinden
Kadınsa kadın, erkekse erkek, gücüyle kuvvetiyle konakta ahali
Bir yaşlı kadın henüz 18inde sekerek can verdi sarmaşık köklü kapi eşiğinde.

Parlamento sokağı, kapı numarası yamuk yazıyla seksen altı
Sokakların hünkarı bir hürrem dudaklı suleyman kuvvetinde kapida 15 atlı
18inde yaşlı ev sahibesi şarap lekeli bir don tutturmuş ince belinde aşşagı
Yaşlı hanımefendinin ardı sıra bir hükümet dolusu imanlı kilise yavşağı...

Ben İstemedim

Bir kedinin sol patisinin tüyleriyim ben, o fare senin bu fare benim, koştum... Koşturuldum. Arada bir karanlık deliklerde buldum kendimi.. Aradım, yokladım. Bir tutam kan bulaştı, kanadım.. Kanatildım...

Bir fare tuttu kedi, ilk pence benden, yedi eti kedi. Ben ? Ben istemedim...

27 Temmuz 2012 Cuma

NE HADDİ NE ?


NE HADDİ NE?

Tadı hala damağımdayken yoksulluğun ne haddime bonfile,
Üstüme sinmişken kokusu ayrılığın, sevdalanmakda neymiş?
Ümit diyorlar ya hani adına çaresizlik düşlerinin,
Hırpalayan bu kasırgada güneşlenmek mi? Ne münasebet a dost!
Aha tam da şuramda, soluma yakın lakin öte yandan,
Inceden çalarken "hu" notasından intihar konçertosu bir ölü plaktan,
Kalkıp halaya uzanmak ta neymiş yıldız diyarına?
Hele yarına, yakın olan gün baharına ulaşımda bir kör bir ayvaz,
Gerisi mühim, gerisi vahim! Boş cigaradan derin bir solukta neyimize a dost!
Kirli kefenler, paslı kürkleri, bir kadeh kırmızı kadın, bir gidin cehennem,
Profesyonel bir ölü doğum, amatör bir döllenme...
Dur seslenme! Peydah ola dursun çocuğunun anası,
Kafası at yelesi burnu elma şekeri...
Çayıma dem bulamazken bre berduş,bardağın ince bellisi neyine?


Sözlü intihar denemeleri...