Sonra yine anlamayacağım ve “e—efe--ef—efendim ?” diye
kekeleyerek yinelemeni isteyeceğim. Ne kadar baş döndürücüdür bitişlerin
ihtişamı, bu; yüce kralların korkularından yahut kibirlerinden ötürü
yüksek tepelerde, Anka’nın bile ulaşmasına müsaade edilmeyen büsbüyük
şatoların yıkılışı kadar harikulade bitiş.
—BİTTİ…
Sebep neydi, yok muydu bunu açıklamaya gücü yetecek cümleler, amaç
neydi? Bunun için çaba harcandı mı yahut nelerin birikimiydi,
bilmiyorum. Bitiyor…
Telefon elimde öylece kalakalmıştım, ne hıçkırabiliyor ne
küfredebiliyor ne de pekâlâ diyip telefonu kapatamıyordum. Odaklanmış
bakıyordum. Kapı çalmalıydı, şimşek çakmalı veya deprem olmalıydı.
Evrenin hangi zaman diliminde dahi olduğumu anımsamıyor sadece öylece
bakıyordum. Ve bu usulca Dibe Batış… Yahut bakış...
—Alo? Orda mısın? Telaşlanıyorum bir şey söyler misin?
Tabi ki bu gerçek değildi, korku ile karışık endişe idi, lakin benim
için değildi, o dakikaların bir an evvel geçmesi için duyulan kaygı ve
stresin ta kendisiydi. Ne diyecektim? Ve daha da mühim olan ne
demeliydim?
Boğazımı temizler gibi yaptım, bunun amacı gerçekten konuşabilecek
miydim, ses çıkarabilecek miydim bunu görmek. Öylesine aciz hissetmiştim
ki.
—Buradayım.
Ne söylememi bekliyorsun? Öyle sanıyorum ki çok iyi bir kalbim var, iyi
bir gelecek beni bekliyor ve biz birimiz için doğru seçenekler
değiliz. Yani sen yahut ben daha iyilerine layığız öyle değil mi?
—
Bunları da nereden çıkarıyorsun. Her ilişki sonsuza dek sürecek diye
bir kaide yoktur, üstelik bu kararı şimdi vermedim, haftalardır ve belki
aylardır aklımda olan bir düşünceydi ve sadece emin olmak istedim.
Eminim.
İçimden tek geçen sorular sormak ve her soruma karşılık nokta cevaplar
almaktı. Kendimi bir hâkim gibi hissetmişim, karşımda bir suçlu, ortada
bir ceset ve cevap verilmesi gereken sorular. Eğer biri ölmüşse bunu
biri yapmıştır ve biri bunu bir amaç için yapmıştır ve bir şey ile
yapmıştır ve o şeyi bir yerden temin etmiştir. İşte görüldüğü gibi eğer
bir hâkimseniz doğru soruları biliyorsunuz ve her sorunun bir cevabı
olduğundan eminsiniz. Soru sormalıydım. Tekrar konuşmak, konuşabilmek
için tıkanan boğazımı temizledim.
— Peki. … Hoşça kal…
— Umarım hayatın boyun… Alo? Alo orda mısın? Aşağılık köpek! Geber.
Yatağımı istedim. Uzandım. Bu kez eski hataları yapmayacak ve
kontrolü kaybetmeyecektim. Evet her şey mükemmel gidiyordu ve bitti,
henüz 30 yaşımda bile değilim üstelik, hadi ama kendine gel..
Ve bu yastık öylesine güzel kokuyor ki... Tanrım bu koku bana ait değil, bu… Hayır, elbette bu herhangi bir koku. Kalk!
Şarap içmem iyi gelecektir belki. Kırmızı…
Dolaptan bir şişe beyaz şarap alıp geldim, yatağımın altındaki
kadehlerimi çıkardım, yine yarım bırakmıştı kadehini. Oysa ona her zaman
son yudumu içmesi gerektiğini söylemiştim. Diktim kafama. Yeniden
doldurdum ikimize de uzattım. Almadı…
Günlerdir yaşıyordum ayrılığın kasvetini. Ne yapmam veya ne düşünmem
gerektiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Ormana gidip ıssızlığı
yaşamak istedim veya şehrin göbeğinde çıplak ayak koşmak. Tarih! Evet,
tarihe ve saate bakmalıydım, kaç gün ve kaç saattir ayrıydım ondan bunu
bilmeli ve direncimi kendime kanıtlamalıydım, bunca zaman geçti ve tek
bir damla gözyaşı dökmedim. Telefonumu elime aldım, arama menüsüne
girecektim ki fark ettim zaten oradaymış ve şaşırdım telefonum günlerdir
nasıl odlu da kapanmadı yahut neden ondan sonra kimse aramadı… Arama
kaydının iç seçeneklerine girdim ve arama zamanına bakmak için açtım.
Tarih: 26.06.2059 Saat: 23.37. 09.Bunu not etmeliydim, hemen ezberledim,
takvime baktım Tarih: 26.06.2059 Saat: 23.42.00…
Kapı çaldı, hemen arkasından sinirli bir şimşek çaktı, sonrasında
uzmanların her zaman uyardıkları o büyük deprem oldu. Artık biliyordum
evrenin hangi zaman dilimi içerisinde olduğumu; KAYBOLUŞ BAŞLANGICI.
Kapıyı çalanı biliyordum, besbelli siluetler… Ve şimşek babamın emektar 6
patlarından çakmıştı Ve deprem…
Hoşça kal.
Farkında olarak veya farkında olmadan çıkar heceler, kimileri not eder kimileri yok eder. Not ettim.
Blog İçi Arama
Grilikten Koşar Adım Maviye...
Dünya.. apartmanlar..inşaatlar..asfaltlar.. egzoz dumanları.. arabalar vesaire... Ne kadar da bunaltıcı öyle değil mi?
O zaman buyurun "Yaratalım Kendi Dünyamızı.." Kuralsız.. Masmavi...
Ve Şimdi Hoş Geldiniz
KARACA DÜNYASINA
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder