Blog İçi Arama

Grilikten Koşar Adım Maviye...

Dünya.. apartmanlar..inşaatlar..asfaltlar.. egzoz dumanları.. arabalar vesaire... Ne kadar da bunaltıcı öyle değil mi?

O zaman buyurun "Yaratalım Kendi Dünyamızı.." Kuralsız.. Masmavi...

Ve Şimdi Hoş Geldiniz
KARACA DÜNYASINA

5 Ağustos 2012 Pazar

Dibe Bakış

    Sonra yine anlamayacağım ve “e—efe--ef—efendim ?” diye kekeleyerek yinelemeni isteyeceğim. Ne kadar baş döndürücüdür bitişlerin ihtişamı, bu; yüce kralların korkularından yahut kibirlerinden ötürü yüksek tepelerde, Anka’nın bile ulaşmasına müsaade edilmeyen büsbüyük şatoların yıkılışı kadar harikulade bitiş.

—BİTTİ…

     Sebep neydi, yok muydu bunu açıklamaya gücü yetecek cümleler, amaç neydi? Bunun için çaba harcandı mı yahut nelerin birikimiydi, bilmiyorum. Bitiyor…

     Telefon elimde öylece kalakalmıştım, ne hıçkırabiliyor ne küfredebiliyor ne de pekâlâ diyip telefonu kapatamıyordum. Odaklanmış bakıyordum. Kapı çalmalıydı, şimşek çakmalı veya deprem olmalıydı. Evrenin hangi zaman diliminde dahi olduğumu anımsamıyor sadece öylece bakıyordum. Ve bu usulca Dibe Batış… Yahut bakış...

—Alo? Orda mısın? Telaşlanıyorum bir şey söyler misin?

     Tabi ki bu gerçek değildi, korku ile karışık endişe idi, lakin benim için değildi, o dakikaların bir an evvel geçmesi için duyulan kaygı ve stresin ta kendisiydi. Ne diyecektim? Ve daha da mühim olan ne demeliydim?

     Boğazımı temizler gibi yaptım, bunun amacı gerçekten konuşabilecek miydim, ses çıkarabilecek miydim bunu görmek. Öylesine aciz hissetmiştim ki.

—Buradayım. Ne söylememi bekliyorsun? Öyle sanıyorum ki çok iyi bir kalbim var, iyi bir gelecek beni bekliyor ve biz birimiz için doğru seçenekler değiliz.  Yani sen yahut ben daha iyilerine layığız öyle değil mi?

— Bunları da nereden çıkarıyorsun. Her ilişki sonsuza dek sürecek diye bir kaide yoktur, üstelik bu kararı şimdi vermedim, haftalardır ve belki aylardır aklımda olan bir düşünceydi ve sadece emin olmak istedim. Eminim.

     İçimden tek geçen sorular sormak ve her soruma karşılık nokta cevaplar almaktı. Kendimi bir hâkim gibi hissetmişim, karşımda bir suçlu, ortada bir ceset ve cevap verilmesi gereken sorular. Eğer biri ölmüşse bunu biri yapmıştır ve biri bunu bir amaç için yapmıştır ve bir şey ile yapmıştır ve o şeyi bir yerden temin etmiştir. İşte görüldüğü gibi eğer bir hâkimseniz doğru soruları biliyorsunuz ve her sorunun bir cevabı olduğundan eminsiniz.  Soru sormalıydım. Tekrar konuşmak, konuşabilmek için tıkanan boğazımı temizledim.

— Peki. … Hoşça kal…

— Umarım hayatın boyun… Alo? Alo orda mısın? Aşağılık köpek! Geber.


     Yatağımı istedim. Uzandım. Bu kez eski hataları yapmayacak ve kontrolü kaybetmeyecektim. Evet her şey mükemmel gidiyordu ve bitti, henüz 30 yaşımda bile değilim üstelik, hadi ama kendine gel..

     Ve bu yastık öylesine güzel kokuyor ki... Tanrım bu koku bana ait değil, bu… Hayır, elbette bu herhangi bir koku. Kalk!

     Şarap içmem iyi gelecektir belki. Kırmızı…

     Dolaptan bir şişe beyaz şarap alıp geldim, yatağımın altındaki kadehlerimi çıkardım, yine yarım bırakmıştı kadehini. Oysa ona her zaman son yudumu içmesi gerektiğini söylemiştim. Diktim kafama. Yeniden doldurdum ikimize de uzattım. Almadı…

     Günlerdir yaşıyordum ayrılığın kasvetini. Ne yapmam veya ne düşünmem gerektiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Ormana gidip ıssızlığı yaşamak istedim veya şehrin göbeğinde çıplak ayak koşmak. Tarih! Evet, tarihe ve saate bakmalıydım, kaç gün ve kaç saattir ayrıydım ondan bunu bilmeli ve direncimi kendime kanıtlamalıydım, bunca zaman geçti ve tek bir damla gözyaşı dökmedim. Telefonumu elime aldım, arama menüsüne girecektim ki fark ettim zaten oradaymış ve şaşırdım telefonum günlerdir nasıl odlu da kapanmadı yahut neden ondan sonra kimse aramadı… Arama kaydının iç seçeneklerine girdim ve arama zamanına bakmak için açtım. Tarih: 26.06.2059 Saat: 23.37. 09.Bunu not etmeliydim, hemen ezberledim, takvime baktım Tarih: 26.06.2059 Saat: 23.42.00…

     Kapı çaldı, hemen arkasından sinirli bir şimşek çaktı, sonrasında uzmanların her zaman uyardıkları o büyük deprem oldu. Artık biliyordum evrenin hangi zaman dilimi içerisinde olduğumu; KAYBOLUŞ BAŞLANGICI. Kapıyı çalanı biliyordum, besbelli siluetler… Ve şimşek babamın emektar 6 patlarından çakmıştı Ve deprem…

     Hoşça kal.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder